İstanbul Esenler ilçesinin ismiyle müsemma bu rüzgarlı tepelerinde, Osmanlı Devleti döneminde günümüzde tamamen unutulmuş, tıpkı masallardaki gibi bölgenin buğdaylarını öğütüp un yapan 15 yel değirmenleri vardı. Litros’un, Avasköyün, rüzgarlı tepenin yel değirmenlerini bilen, duyan var mı?
Roma, Bizans'tan, Osmanlıya Esenler arazisini oluşturan köyler ve çiftlikler İstanbul'un sur dışında fakat bir o kadarda şehre yakın bir yerleşim yeri olması geçim kaynağı olarak tarım alanlarını öne çıkarıyordu. Bölgede sulu tarımın yanı sıra tahıl üretimi sadece Esenler havaisinde değil civarındaki Mahmutbey (Mahmudiye), Vidos (Güngören), Bağcılar (Çıfıt Burgaz – Cuhûd Bergos - Yahudi Burgaz) gibi komşu köylerde çiftliklerde vaktiyle harman yerleri vardı.
İstanbul fethinden sonra şehrin gıda ve tahıl ihtiyacı genellikle surların dışında yer alan köylerden karşılandığı bilinmektedir. Özellikle Küçük Çekmece nahiyesine bağlı olan köyler ve burada yer alan çiftlikler Osmanlı Başşehri Dersaadet'in hem et hem de gıda ihtiyacını karşılamaya çalışıyordu. Arşiv belgelerinde yer alan verilerde Miladi 1862 tarihinde Küçük Çekmece'de bulunan 50 köyün içerisinde yer alan mandıra ve çiftlikler dikkat çekicidir. Bu tarihi vesikada yer alan listede Litros Köyü Çiftliği de görülmektedir.
Bölgedeki tarım ve hayvancılığa dayalı yaşam biçimi Cumhuriyet döneminde de devam ederek 1950, 1960’lı senelere kadar azalarak ta olsa devam ederek varlığını sürdürmüştür. Ekseri olarak Hıristiyan Ortodoks Rum ahalinin yaşadığı Osmanlı dönemindeki yerleşik tebaanın içerisinde azda olsa Müslüman nüfusun olduğunu dönemin kayıtlarından öğreniyoruz. Bizans tarihi uzmanı Manuel Gedon, 1870 senesinde Litros Köyü’nü ziyaret ettiği zaman bu köyde 25 Rum ailenin yaşadığını nakleder. Bölgede hayvancılıkta oldukça yaygın olarak yapılıyordu. Esenler hayvancılığa çok elverişli olması nedeniyle, yemyeşil meralar, mandıralar, büyük baş ve koyun sürüleri o dönemde olağan görüntülerdi.
Litros ve Avas köylerinde tarımı yapılan ürünler, genellikle ahalinin kendi ihtiyaçları doğrultusunda olup, ihtiyaç fazlası üretilen mahsul, pazarlara götürülerek satılıyordu ve yöre halkının geçimine katkı sağlıyordu. Esenler ve çevresi, Mahmutbey, Bağcılar, Kirazlı, Güneşli son dönemde bütünüyle mübadele ile gelen nüfusun yerleştiği köylerdi. Çevre tahıl ve bahçe tarımına uygun bir bölgedir. Esenler’de o dönemde dut bahçeleri, ceviz ağaçları, üzüm bağları, bamya tarlaları yanı sıra tahıl olarak, buğday, arpa, yulaf, mısır, ayrıca ayçiçeği, kendir (keten), nohut, soğan ve tütün vb. ürünlerin tarımı yapılmaktaydı.
Osmanlı devrinde tutulan Tahrir defterleri kayıtlarından Esenlerin o dönemdeki sosyal ve ekonomik hayatıyla da ilgili daha ayrıntılı bilgilere ulaşmak mümkündür. Bu tarım ürünlerinin en önemlisi olan başta ekmek yapımında kullanılan un, bölgede yetişen buğday Osmanlı kayıtlarda “el-hınta” olarak yer almaktadır. Buğdayın vergi kayıtlarındaki bilgilerine göre ölçü birimi olarak kile ve şinik şeklinde geçtiğini görüyoruz.
Roma dönemi, Bizans İmparatoru Alexi Komnenos’un kızı Anna Komnena’nın “Alexiad” adlı eserinde bahsettiği, ona göre “Aretas” adlı bu yer, Esenler ovadan yüksekte olduğunu özellikle belirtir. Hava akımlarından dolayı sürekli esen rüzgarları ile ünlü havadar olan bu tepelerde yaşayanlar, Esenleri oluşturan Litros köyü, Avasköy ve Müderris Köyü civarında yel değirmenleri inşa etmişlerdi.
Dört mevsim rüzgarın eksik olmadığı rüzgar kuvvetini bu doğal kaynağı çarklar vasıtasıyla yörede yetişen hububatlardan başta buğday olmak üzere değirmen taşları yardımıyla un yapmak üzere yel değirmenlerinde değerlendirmişlerdi.
Esenler, Litros köyüne gelen Bizans Tarihi Uzmanı Manuel Gedon, 1870’lerde bölgenin topografik durumunu anlatırken Litros’tan çıkan bir yolun sağ sapağının Topçulara gittiğini ve 1860 öncesinde bu bölgede takriben un ihtiyacını karşılamak amacıyla on beş yel değirmeninin olduğunu, bu değirmenlerin sahiplerinin genellikle Edirnekapı’da ikamet ettiğini nakletmektedir. Bu tespit Esenlerin yel değirmenleri için çok elverişli bir yer olduğunun kanıtıydı. Bu 15 yel değirmeni dönemine göre dikkat çekici ve önemli bir rakamdır.
Komşu ilçe Bağcılarda da bir yel değirmeni kaydı ise; II. Osman’ın Güngören’de yaptırdığı Genç Osman Camisine vakıf olarak vakfettiği “Vidoz’da vâki‘ Merhum Sultan Osman’ın bina buyurdukları câmi‘-i şerifin vakfiyesidir” şeklinde başlayan ve “Bergostaki (Bağcılar) Yel Değirmeninden Vidos köyüne (Güngören) gelinceye kadar olan tarla ve çayırların kendi tasarruflarına, bir kıta bostanın ise Genç Osman Camisine tahsisi” şeklinde geçen bilgiye göre Bağcılarda Hicri 1033 Miladi 1624 tarihi senesinde Bağcılar ile Güngören arasında bir yel değirmeninin varlığını tarihi vesikalardan öğreniyoruz.
Tarihte bir zamanlar Esenler’de 15 Yel değirmeninin varlığını hayal etmek bile güzel. Günümüzde bu değirmenler üzerine daha kapsamlı çalışma yapılmayı, araştırılmayı hak ediyor diye düşünüyoruz. Temsili olarak Rüzgarlı Tepe Esenlerin Yel Değirmenleri bir maket de olabilir, tanıtılmayı ve bilinmeyi, tarihin tozlu sayfalarında keşfedecek yerel yöneticileri bekliyor.
Allahuâlem, muhakkak Allah en iyisini ve doğrusunu bilendir.
Kalın sağlıcakla.
Selam ve dua ile…
Kaynaklar ve Bağlantılar:
Beytullah Yıldırım Esenler Araştırmaları
Manuel Gedon
Anna Komnena Alexiad
Esenler Belediyesi Esenler Tarihi
Bağcılar Belediyesi Bağcılar Tarihçesi
Beytullah YILDIRIM Esenler Araştırmaları
Yerel Tarihçi Araştırmacı Yazar
esenlerarastirmalari@gmail.com
İstanbul / Esenler 24.04.2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder